DÖRT GELENEKSEL DEĞERİMİZ UNESCO LİSTESİNDE
Sözlü gelenek ve anlatılar, geleneksel danslar, müzikler, el sanatları, yemek pişirme gelenekleri gibi somut olmayan kültürel değerleri korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla “UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi”, 2003’ten beri her ülkeden farklı değerleri listesine ekliyor. 2023’te ülkemizden dört geleneksel kültür değerimiz bu listeye eklendi. Detaylar yazımızda…
Sedef, istiridyelerin içerisindeki inciyi korumak için kabuklarında oluşan parlak, pürüzsüz ve beyaz renkli katmandan elde edilir. Fosforik özelliğe sahip parıltılı bir madde olan sedefin ahşap üzerine el emeği ile işlenmesiyle ortaya çıkan eserler ülkemizin değerlerinden. Bu geleneksel sanatın kökenleri Çin’e dayansa da Orta Asya Türkleri ile Anadolu’ya geldikten sonra önemli zanaatkârların ellerinden çıkan eserler sayesinde Türk-İslam sanatının sembolü olmuştur. Anadolu’da ahşabı oyarak eserler üreten Selçuklular bu mirası Osmanlı kültürüne sonrasında da bizlere miras bırakmıştır. 15. yüzyılda Topkapı Sarayı’nda sedef atölyesi kurulduğu ve burada sedefçilik öğretildiği kaydedilir. Edirne’deki II. Bayezid Camii ile III. Murad’ın Ayasofya’daki türbesinin kapı kanatları, Sultanahmet Camii’nin pencere ve tüm kapılarının kanatları, Balıkesir’deki Zağnos Paşa Camii’nin kapı kanatları mimari yapılarda kullanılan sedef işçiliğinin en görkemli örneklerini oluşturmaktadır. Ustalık, sabır ve marangozluk bilgisi isteyen bu sanatı icra edenlere sedefkâr veya sedefçi, sedef kakma sanatına ise sedefkâri denir.
Kelime anlamı “altınla süslemek” olan tezhip sanatı, 18 ve 22 ayar ezilmiş altın ve çeşitli renklerle kitap, levha, ferman gibi eserlerin süslenmesidir. İslam dünyasında yaygın olan tezhip sanatı, Osmanlı’da en parlak dönemine ulaşmış; Türk kültürü ile harmanlandıktan sonra en özgün ve en güzel eserlerini üretmiştir. Sabır ve özen gerektiren tezhip sanatında ince fırçalar kullanılır. Altın ve diğer renkli boyalarla çeşitli motifler çizilerek hazırlanan Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere özel yazma kitaplar ve fermanlar padişahlara, devlet büyüklerine, önemli isimlere ve tanınmış kişilere hediye olarak sunulmuştur. Tezhip en çok Kur’an-ı Kerimlerin ilk ve son sayfalarında, surelerin girişlerinde kullanılır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de ayetleri ayırmak için nokta yerine geçen küçük yıldız ve çiçek biçimindeki motifler de tezhiple yapılır. Bazen de kitapların sayfa kenarları ile köşelerinde, şiir kitaplarında mısra ya da beyit aralarında tezhip görülür.
Ramazan aylarında oruçlu geçen günün sonunda kurulan sofralar ülkemizin olduğu kadar tüm Müslümanların geleneksel değerlerinden biri. İftar geleneğinin tarihi İslamiyet’in başlangıcı ile başlar. Akşam ezanının okunmasıyla dualar edilir ve sonra sevdikleri ile bir araya gelen aile üyeleri ve komşular genellikle hurma, zeytin veya su ile orucunu açar. İftar sofrasında bir araya gelinerek yenilen yemek sofrası hoşgörü ve kardeşlik duygularının gelişmesine katkıda bulunur.
Mey, diğer ismiyle balaban, ülkemizde yüzyıllardır çalınan bir müzik aletidir. Mey; gövde, kamış ve kıskaç olmak üzere üç bölümden oluşur. Gövde kısmının üst tarafında yedi, arka tarafında ise bir delik vardır. Gövdesinin ağız kısmında geniş ve çift taraflı kamış bulunan mey üretiminde erik, kayısı, akasya, ceviz, dut ve gül gibi farklı iklim koşullarında yetişen ağaçlar kullanılır. Bu sebeple de mey üreten zanaatkârların iyi derecede bitki, ağaç ve iklim bilgisine sahip olması gerekir. Meye karakteristik sesi veren kısmı ise su kamışından üretilmektedir. Meyin ülkemizin belleğinde ve kültürel kimliğinde önemli bir yeri vardır. Âşıklık geleneğinde de çalgı olarak kullanılan mey, geleneksel sohbet toplantılarında, nişan ve evlilik gibi törenlerde ve çeşitli bayram etkinliklerinde icra edilir. Mey aynı zamanda Türk halk müziğinin de bir parçasıdır. Meyi üretmek ya da icra etmek hem aile üyeleri arasında hem de usta-çırak ilişkisiyle gelecek kuşaklara aktarılır.
4,208 okunma