Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
31911
post-template-default,single,single-post,postid-31911,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

TOPRAĞIN ALTINDAKİ SIR: GÖBEKLİTEPE İLE YENİDEN YAZILAN TARİH

Bir tapınak mı, yerleşim alanı mı yoksa ibadet için bir toplanma yeri mi? Belki hepsi, belki de sadece biri. Kesin olan tek şey, Göbeklitepe’nin yalnızca ne olduğuyla değil, neden ve nasıl yapıldığıyla da merak uyandıran bir yer olması. Yazımızda, tarihi yeniden yazdıran bu olağanüstü yer hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

1#

Bugüne dek ortaya çıkarılan en büyük arkeolojik keşiflerden biri olarak kabul edilen bu alan, yaklaşık 12 bin yıl öncesine uzanıyor. “Tarihin sıfır noktası” ya da “tarihin akışını değiştiren yer” olarak bilinen bu yapı kompleksi, Erken Neolitik Dönem’in toplumsal yaşamına, inanç sistemlerine ve mekânsal düzenine dair ezber bozan veriler sunuyor; ortaya çıkışı da en az geçmişi kadar etkileyici.

2#

1963 yılında, İstanbul Üniversitesi ile Chicago Üniversitesi ortaklığında kurulan bir ekip bölgede yüzey araştırması yaptı ancak çalışma derinleştirilmeden yarım kaldı. 1980’li yıllarda ise bölgenin kaderini değiştirecek ilk işaret, bir çiftçinin tarlasında ortaya çıktı. Toprağı sürerken bulduğu, yaklaşık 50 kilo ağırlığındaki işlemeli bir taşı, at arabasına yükleyip müzeye götürdü. Ne var ki bu taş, o günlerde yalnızca “sıradan bir arkeolojik buluntu” olarak değerlendirildi ve Şanlıurfa Arkeoloji Müzesine gönderilerek sergilenmek üzere rafa kaldırıldı.

3#

1990’lı yılların başında Şanlıurfa’ya gelen Alman arkeolog Klaus Schmidt, müzede sergilenen bu taşın sıradan olmadığını fark etti. Taşın bulunduğu çiftçinin tarlasını ziyaret ettiğinde ise, toprağın altında yeryüzünün en eski anıtsal yapılarından birinin gizlendiğini anladı. 1994 yılında yaptığı ayrıntılı araştırmalarla bölgenin önemi bilim dünyasına duyuruldu; bir yıl sonra, 1995’te başlatılan kazılarla uygarlık tarihine dair bildiklerimizi kökten değiştirecek bir dönem başlamış oldu.

4#

Boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları 40 ila 60 ton arasında değişen “T” biçimli dikilitaşlar; üzerlerine oyulmuş hayvan figürleri, insan betimlemeleri ve çeşitli sembollerle süslü, 8 ila 10 metre çapındaki dairesel ve dikdörtgen planlı yapılar, bilinen en eski tapınak kalıntılarını oluşturuyor. Göbeklitepe’deki bu taşların üzerine işlenmiş turna, leylek gibi çeşitli kuş türleri; tilki, boğa, yaban koyunu, örümcek, yılan gibi hayvan figürleri gelişmiş bir mimari anlayış ve teknik ustalığa işaret ediyor. Özellikle dikili taşların üzerindeki el ve kol kabartmaları dikkat çekiyor ve kimi sütunların insan figürleri olduğu düşünülüyor.

5#

2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilen Göbeklitepe, 2011’de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı ve 2018’de Bahreyn’de toplanan komitenin kararıyla UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edildi. 2019’un “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesi ve bölgede çekilen filmlerle birlikte ören yeri, dünya çapında ilgi odağı hâline geldi.

6#

Göbeklitepe’ye ait eserler, Türkiye’nin en büyük müze kompleksi ünvanına sahip olan ve 2017 yılında en iyi müze ve ören yeri ödülüne layık görülen Şanlıurfa Arkeoloji ve Haleplibahçe Mozaik Müzesinde sergileniyor. Tarihin akışını değiştiren Göbeklitepe’yi henüz görmediyseniz ya da görüp yeniden keşfetmek isterseniz videoda buluşalım!

 131 okunma

Derya Ülkar