SIRA DIŞI UNESCO MİRASLARINA YOLCULUK
UNESCO Dünya Mirası Listesi, tarihin ortak mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla belirlenen kültürel, doğal ve karma değerlerden oluşur. Antik şehirlerden görkemli tapınaklara kadar bu liste, yeryüzünün en nadide hazinelerini barındırır. Ancak bazı miras alanları, alışılmışın dışında özellikleri ve sıra dışı görünümleriyle listedeki diğer yerlerden farklılaşır. Bu alanlardan bazılarını keşfetmek için yazımızı okuyabilirsiniz.

Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında yer alan ve dünyanın bilinen en eski tapınak kompleksi olarak kabul edilen bir arkeolojik sit alanıdır. “Tarihin sıfır noktası” olarak da nitelendirilen Göbeklitepe, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 2018 yılında dâhil edilmiştir. Tarıma geçiş öncesi dönem hakkında büyük ipuçları sunan Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan ve her biri 40 ila 60 ton aralığında olan T biçimli dikili taşlar, yaklaşık 12.000 yıl öncesine tarihlendiriliyor.

Rock Adaları; Pasifik Okyanusu’nun batısında, Filipinler’in doğusunda ve Papua Yeni Gine’nin kuzeyinde bulunan küçük bir ada ülkesi olan Palau Cumhuriyeti’nde yer alıyor. “Chelbacheb” olarak da bilinen Rock Adaları, volkanik kökenli 445 ıssız kireç taşı adacığından oluşuyor. Mercan resifleri, çevresini saran deniz anemonlarına ve dev midyelere yaşam alanı sağlıyor. 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilen bu bölge, 746 balık türü ve 385’ten fazla mercan türü ile dünyanın en zengin deniz ekosistemlerinden birine ev sahipliği yapıyor.

Moai Heykelleri, Şili’ye bağlı Paskalya Adası’nda (yerel adı ile Rapa Nui) bulunan, dünyanın en ünlü arkeolojik kalıntılarından biridir. Büyük taş devasa heykeller, Polinezya halkı tarafından MS 11. ve 17. yüzyıllar arasında yapılmıştır. Adada, uzunlukları 2 ila 20 metre arasında değişen yaklaşık 900 heykel bulunuyor. Çoğunluğu volkanik tüf taşından yapılan bu heykellerin yapımında kırmızı ponza taşı ve bazalt da kullanılmıştır. 1995 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan bu anıtların nasıl inşa edildikleri ve bulundukları konuma nasıl taşındıkları ise hâlâ gizemini koruyor.

Derbent Kalesi, Rusya’ya bağlı Dağıstan Cumhuriyeti’nde, Hazar Denizi’nin batı kıyısında yer alan Derbent şehrinde bulunan tarihî bir yapıdır. Kale, stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca önemli bir savunma noktası olmuştur. Kalenin temelleri, 5. yüzyılda Sasani İmparatorluğu Dönemi’nde atılmıştır. Yerel taş malzemelerle inşa edilen kalenin surları, Hazar Denizi’nden başlayarak dağlara kadar uzanır ve şehri ikiye böler. Bu surlar, yaklaşık 3.6 kilometre uzunluğundadır. Derbent Kalesi ve çevresindeki tarihî yapılar, 2003 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiştir.

Socotra Adası, Socotra Takımadaları’nın en büyük adası olup Yemen sınırları içindedir. Yaklaşık 3.600 kilometrekarelik bu adada, bitki örtüsünün %37’si yalnızca burada görülen endemik türlerden oluşur. Adanın simgesi hâline gelen “Ejderha Kanı Ağacı” bu eşsiz bitki çeşitliliğinin en dikkat çekici örneklerinden biridir. Ayrıca, adadaki sürüngen türlerinin %90’ı ve kara salyangozu türlerinin %95’i de dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmaz. 2008 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Socotra Adası, bu özellikleriyle dünyanın en özgün biyolojik çeşitlilik alanlarından biridir.

Ha Long adı, Vietnamcada “ejderhanın indiği yer” anlamına gelir ve Ha Long Körfezi 1.133’ten fazla kireç taşı adası ve adacığıyla ünlüdür. 1994 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ha Long Körfezi’nde tekne turları, kano gezileri ve deniz uçağıyla manzaralı uçuşlar gibi çeşitli turistik aktiviteler yapılmaktadır. Yaklaşık 20 milyon yıllık bir jeolojik sürecinin sonucuyla oluşan körfezdeki adalar yerel efsaneye göre; Vietnamlılar Çinlilere karşı savaşırken tanrıya yalvarmışlar ve tanrı onlara bir ejderha göndermiştir. Ejderha, ağzından alevler saçarak bu adaları oluşturmuş ve böylece Vietnamlılar Çinlilerden kurtulmuştur.
122 okunma




