DÜNDEN BUGÜNE MÜZİK DİNLEME ARAÇLARI
Ruhun gıdası olmasından mı, yaşadığımız hayatı keyifli hale getirme çabamızdan mı bilinmez ancak müziksiz bir insanlık tarihi düşünülemez. Kimi zaman hissettiğimiz acıyı ya da sevinci aktarmak, kimi zaman hayatı anlamlandırma çabamızın bir sonucu olarak ortaya çıkan duygu yüklü notalar, 19. yüzyıl sonlarına doğru sesin kaydedilebilmesi ile hayatımızın vazgeçilmez bir ögesi haline geldi. Bir zamanların ileri teknoloji ürünleri sayılan müzik dinleme aletleri, geçen onca zamandan sonra nostaljik bir eşya olarak antika severlerin evinde dekoratif bir obje olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazımızda geçmişten günümüze uzanan müzik dinleme araçlarının hikâyesini yazdık.
Eğer siz bir müzisyen değilseniz ve evde çalabileceğiniz bir müzik aletiniz yoksa şarkılara ulaşmanın çok da kolay olmadığı zamanlarda gramofon, müziği evlerimizin salonuna kadar getirerek tarihte bir ilke imza attı. Hem ses kaydı yapan hem de yapılan kayıtları çalabilen ilk müzik aleti olarak bilinen gramofon 1877 yılında Thomas Alva Edison tarafından icat edilse de patenti 1887 yılında Emile Berliner tarafından alındı. Makine bölümünün üstüne yerleştirilen yassı ve yuvarlak plaklara sesin kayıt edilebilmesi sayesinde, dönemin en ünlü müzik eserleri kitlelere ulaşmaya başladı. Günümüz müzik endüstrisinin temelleri bu dönemde atıldı diyebiliriz.
Müzikseverlerin eski olsa da vazgeçemediği müzik dinleme aletlerinden biri olan pikap, 1950’li yıllardan sonra gelişen kayıt teknikleri sayesinde müzik dinlemenin en keyifli halini sunmaya devam ediyor. 1800’lü yıllarda icat edilmesine rağmen yeni teknolojilerden faydalanarak üretimine sürekli devam edilmesi, onu dekoratif bir obje olmaktan öteye taşıyor ve günümüzde de talep gören bir müzik dinleme aleti oluyor. Esasen gramofonun geliştirilmiş bir versiyonu olan pikapta gramofonda bulunan borazan yerine amfi ve hoparlör yer almakta ve elektrikle çalışmaktadır.
Manyetik ortama kayıt yapılabileceği fikrini ilk ortaya atan kişi ABD’li mühendis Oberlin Smith olsa da Danimarkalı Valdemar Poulsen 1894 yılında sesi elektriğe dönüştürerek, bu sesleri manyetik ortama kaydedebilen teyp sistemini geliştiren ve patentini alan kişi olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyayı derinden etkileyecek olan bir icat olmasına rağmen, dönemin koşulları gereği kullanım alanı bulamayan kasetçalarları, II. Dünya Savaşı döneminde Almanlar propaganda aracı olarak kullanmaya başlasa da, 1963 yılında İngiltere’de plastik şeritlere basılan kasetlerin üretilmesiyle artık bir eğlence aracı olarak hemen hemen her evin başköşesindeki yerini almıştır.
Kasetçalarların ardından hayatımıza giren “walkman”in prototipi 1978 yılında Akio Morita tarafından Japonya’da üretildi. Çok sık seyahat etmek zorunda kalan Morita, Trans-Pasifik uçak yolculuklarında opera dinlemek için walkmani tasarlarken tüm dünyayı bu kadar etkileyeceğinin farkında mıydı acaba? 80’li yıllarda artık her gencin satın almak için para biriktirdiği bir ürüne dönüşen walkmani ilk piyasaya süren marka ise Sony. Satışa sunulduğu ilk ayda 3 binden fazla kişiye ulaşan walkman Amerika’da Soundabout, İsviçre’de Freestyle, İngiltere’de ise Stowaway adıyla piyasaya çıktı.
Walkman’den sonra çıkan taşınabilir diğer müzik dinleme araçlarından biri ise discman oldu. Yine ilk modeli Sony tarafından 1984 yılında satışa sürüldü ve dijital kayıt platformlarının gelişimiyle birlikte daha da popüler hale geldi. Dinlemek istediğimiz sanatçının CD’ye kaydedilmiş şarkılarını portatif olarak dinleme fırsatı bulduğumuz discman için walkman’in geliştirilmiş halidir diyebiliriz.
Müzik dinleme araçları git gide daha portatif ve küçük bir hale geldi. Bunun en iyi örneklerinden biri 1990’lı yılların başında hayatımıza giren MP3 çalarlar. Milenyumla beraber artık iyice yaygınlaşan MP3 çaları diğer müzik dinleme aletlerinden ayıran en büyük özelliği ise müzik dinlemek için artık bir kasete ya da CD’ye ihtiyaç olmaması. Dünyanın ilk MP3 çaları ise artık adı bile unutulan MpMan markasına ait. Teknolojik ilerlemelerle müziğin eşsiz notalarına ulaşmamız için daha ne gibi cihazlara ihtiyaç duyacağız, hep birlikte göreceğiz.
14,066 okunma