ŞEHİRLERİMİZ, GELENEKLERİMİZ VE ZANAAT ÜRÜNLERİMİZ
Günümüzde tüm dünyada trend haline gelen etik üretim, geri dönüşüm, sıfır atık, kadın emeği, sürdürülebilirlik ve doğal malzemeler gibi yaklaşımların çoğu yüzlerce yıldır Anadolu’daki üretim kültüründe yer alıyor. Nesilden nesile aktarılan, el işçiliği ile farklılaşan, ustaların marifetli ellerinde hayat bulan ve hayatımızın parçası olan kültürel miras niteliğindeki ürünlerin ve üretim tekniklerinin en güzel örneklerini yazımızda listeledik.
Anadolu kültüründe bereket ve aydınlığı temsil ettiğine inanılan gelin aynası, baba ocağından ayrılan gelini uğurlarken gelinin önünde taşınıyor. Evliliğinin bereketli olması, uğur ve şans getirmesi, gelini kötülüklerden koruması için yüzyıllardan bu yana uygulanan bu gelenekte tutulan aynalar ise el emeği göz nuru. Ahşap kasanın ortasında yer alan aynanın kenarları cam altı tekniği ile işlenmiş çiçeklerle süsleniyor.
Doğanın güzelliklerinden ilham alınarak süslenen Tokat yazmaları, Osmanlı’dan bu yana boyayı emme özelliği olan ıhlamur ağacından üretilen ahşap kalıplarda elle işleniyor. Kalıpla oyulan motifler kara kalem ve elvan baskı tekniği ile pamuk bezlere işleniyor. Kırmızı tonların hâkim olduğu yazmalarda kullanılan üzüm, elma, kiraz, asma yaprağı gibi motifler ve geometrik desenler ise yörenin kültürel birikiminin bir yansıması.
Ateş kırmızısı rengi ve birbiri ardına sıralanan altıgen Selçuklu yıldızlarının el dokumasıyla Adıyaman’a özgü Sincik halısı kök boya ile renklendiriliyor. Siyah, kırmızı, gri, turuncu, lacivert yün ve pamuk karışımı koyu renkli ipliklerle dokunuyor; yerde oturma kültürünün hâlâ devam ettiği yörelerde yer yaygısı veya yastık olarak da kullanılıyor.
Aydın’ın Bozdoğan ilçesine bağlı Olukbaşı köyünde yaklaşık bin yıllık bir gelenekle keçi kılından elde edilen kaşmir çadırlar üretiliyor. Yazın serin, kışın sıcak tutan çadırlar ateşte yanmıyor; üzerinde yılan, akrep gibi haşereler yürüyemediği için doğa koşullarında güvenli yaşam alanları sağlıyor. Kıl çadırında kış mevsiminde ya da yağmurlu havalarda gözenekler kapandığından yağmurun veya soğuk havanın içeri girmesi önleniyor. Yazın ise gözenekler açılıp rüzgârın geçmesini sağladığı için sirkülasyon meydana gelip içeride serinlik sağlanıyor.
Gaziantep’in geleneksel kutnu kumaşı, suni ipek ve pamuktan üretilen floş iplikler ile el tezgâhlarında metresine 5 binden fazla iplik atılarak dokunuyor. Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de kadın-erkek giyiminde ve döşemelerde kullanılan kutnu kumaşında sarı rengin hâkim olduğu boyuna çizgili desenleri ön plana çıkarken çarpıcı tonlardaki kırmızısı, moru, yeşili ile her göreni kendine hayran bırakıyor. İplik sayısı ve çözgüsüne göre mecidiye, zencirli, kürdiye, sedefli, mekkavi, hindiye, cütari ve Osmaniye gibi isimleri ve çeşitleri olan kutnu kumaşı ülkemizde sadece Gaziantep’te üretiliyor.
Karamürsel sepeti, kestane ağaçlarının köklerinden çıkan, yörede şah diye bilinen dal ve filizlerin tekleme ve ikileme tekniği ile elde örülmesiyle üretiliyor. Yarım koni şeklini andıran sepet, iyi kesilmiş ve kurutulmuş kestane çıtalarından örüldüğü için iç hacmi oldukça geniş oluyor. ”Ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın?” deyimi ise tam olarak bu özelliğinden kaynaklanıyor. Bahçelerden zedelemeden meyve-sebze taşımak ve muhafaza etmek için kullanılan Karamürsel sepeti, pazar çantası, dekoratif amaçlı saksılık gibi farklı şekillerde de kullanılıyor.
1,847 okunma