8 Maddede Kariye Müzesi
Yapımı Ayasofya ile aynı yüzyıla rastlayan Kariye Müzesinin Ayasofya kadar tanınır olmadığını söylersek yanılmış olmayız. Oysa Edirnekapı’daki müze devasa bir sanat eseri ve tarihi değer olarak her gün ziyaretçilerini bekliyor. Biz de listemizde yer vererek tanıtmak, zaten bilenlere de hatırlatmak istedik.
Tarihinde defalarca yıkılmış ve yeniden inşa edilmiş olan Kariye Müzesinin ilk kez 6. yüzyılda yıkılan bir şapelin yerine inşa edildiği, günümüze ulaşan halinin ise aristokrat bir ailenin oğlu olan Theodoros Metokhites tarafından 14. yüzyıl başlarında yapıldığı biliniyor.
İç narteksteki mozaikte, elinde temsilen tuttuğu Kariye maketini mimari bir bağış olarak İsa Peygamber’e sunan Metokhites görülüyor.
Yapıldığı dönemde şehrin surlarının dışında kaldığı için yapının adına “Khora” denmiş; kırsal alan, kent dışı anlamına geliyor. Grekçe bir kelime.
Khora Kilisesi İstanbul’un fethinin ardından Sadrazam Hadım Ali Paşa tarafından bir minare ve mihrap eklenerek camiye dönüştürülüyor, 1945 yılına gelindiğinde ise Kariye Camii müze olarak hizmet vermeye başlıyor.
Kariye’nin dış görüntüsü kubbeleri, tuğla duvarları, nişli pencereleri ile alabildiğine sade ama bir o kadar da estetik bulunurken, iç kısmındaki mozaik ve fresk uygulamalarının Bizans sanatında çığır açan eserler olduğu ifade ediliyor.
Kariye Müzesinin tavanı ve duvarları, Hazreti Meryem ve Hazreti İsa’nın hayat hikâyelerinin detaylarıyla tasvir edildiği ve hala canlılığını koruyan mozaiklerle kaplı. Türkiye’de içinde en fazla mozaik bulunan Bizans eseri de yine bu yapı.
Kariye’nin mozaikler ve freskler kadar dikkat çeken başka bir sanatsal tarafı da iç yapısındaki mermer işçiliğidir. Başta Marmara mermeri olmak üzere, Eğriboz Adası, Afyon ve Kuzey Afrika’dan getirilen mermerler kullanılmıştır.
İkonografinin sadece ülkemizde değil dünyada sayılı örneklerinden birini veren Kariye Müzesini ziyaret ederken bir rehber ya da yardımcı kitap eşliğinde gezmenizi özellikle öneriyoruz.
1,762 okunma