10 Madde ile Türk Cam Sanatının Dönerek Burulan Çizgileri Çeşm-i Bülbül
Ülkemizde cam sanatı denildi mi akla çeşm-i bülbül gelir. Etkileyici bir biçimde dönen renkli cam çizgiler ahenk içinde birleşir ve yüzyıllardır tüm dünyayı kendine hayran bırakan vazoları, kâseleri, sürahileri meydana getirir. Çeşm-i bülbülün tarih içindeki yolcuğuna eşlik etmek, bu ince ve emek isteyen sanatın ilginç detaylarını öğrenmek için buyurun 10 maddelik çeşm-i bülbül listemize…
Türk camcılığının en eski ve en özgün örneklerinden biri olan çeşm-i bülbül, Farsça bir kelimedir ve bülbül gözü anlamına gelir. Bu nadide cam sanatına bülbül gözü isminin uygun görülmesinin sebebi, bir çeşm-i bülbülü döndürerek ona baktığınızda üzerinde bülbülün gözünü andıran hârelerin oluşmasıdır.
18. yüzyılın sonunda III.Selim, Mevlevi dervişi Mehmet Dede’yi Venedik’in ünlü Murano Adası’na gönderir. Burası Avrupa’nın dekoratif cam işçiliği merkezidir. Murano’da yapılan camlar tüm Avrupa aristokrasisinin evlerini süsler.
Mehmet Dede, Murano’nun cam ustalarını gözlemleyerek opal cam tekniğini öğrenir, İstanbul’a döndüğünde Beykoz’da bir cam atölyesi açarak öğrendiklerini kendi bilgileriyle birleştirir ve meşhur çeşm-i bülbül sanatının ilk örneklerini vermeye başlar. Tophane müşiri Fethi Ahmet Paşa, bu sanatın uygulanacağı imalathanelerin kurulmasına yardımcı olur.
Çeşm-i bülbülün yapımı hüner isteyen zahmetli bir süreçtir. Birçok aşaması bulunan bu sürecin işinin ehli ustalar tarafından dikkatle gerçekleştirilmesi gerekir. Çeşm-i bülbülün yapım sürecini izlemek de ayrı bir zevktir. Cam sanatına gönül verenler, cam ocaklarında bir çeşm-i bülbülün üretimine şahit olmak için sıraya girerler.
Eritilmiş sıcak cam; özel bir çubuk yardımıyla, elma ya da ayva ağacından yapılmış bir kürenin içinde döndürülerek sıcak bir cam balonu haline getirilir. Bu sırada arzu edilen renklerde hazırlanan cam çubuklar bir kalıbın içine alınır ve üzerine sıcak cam balonu yerleştirilir. Kalıp döndürüldükçe cam çubuklar ile sıcak cam balonu bir bütün haline gelir.
Daha sonra dönmeye devam eden camın üzerine bir cam katmanı daha eklenir ve böylece renkli cam çubuklar iki katman arasında kalmış olur ve sıra çeşm-i bülbül üretiminin en zorlu aşamasına gelir. Sıcak camın üzerinde eriyen cam çubuklar uçlarından özel maşalar yardımıyla çekilir ve şekil vermek amacıyla dikkatlice döndürülür.
Bu itina gerektiren süreç, çeşm-i bülbülün özel kalıplar içinde soğumaya bırakılmasıyla son bulur. Çeşm-i bülbül yapımının en zor yanı büyük bir ustalık istemesi ve hiçbir şekilde hataya izin vermemesidir.
Çeşm-i bülbülün alametifarikası olan cam çubuklar hangi renkte hazırlanırsa çeşm-i bülbül de bu renklerde olur. En çok mavi renkte çeşm-i bülbüller üretilse de rengârenk, altın rengi, kırmızı ve yeşil çeşitler de bulunur.
Çeşm-i bülbül en çok laledan yani vazo, gülabdan yani gül suyu şişesi, bardak, sürahi, şekerlik gibi süs eşyaları yaparken tercih edilir. Bu sanatın en güzel örneklerini Topkapı Sarayı Müzesi’nde görmek mümkündür.
1935’te Beykoz’da kurulan Paşabahçe, modern çeşm-i bülbül üretim ve satışının adresi olmuştur. Bu dönemin ünlü cam ustası Yusuf Görmüş’ün de Türk çeşm-i bülbül sanatının gelişiminde önemli bir yeri bulunur. 1970’li yıllardan itibaren Denizli’deki Şirinköy’de de üretilmeye başlayan çeşm-i bülbül modelleri yerli ve yabancı cam sanatı meraklılarının yoğun ilgisini çeker.
7,047 okunma